Şu insanların ne yapmaya çalıştığını bilen varsa lillah aşkına banada anlatsın..
Bu kadar pişkinliği, bu kadar azgınlığı, bu kadar lakayıtlığı ve laubaliliği eski ümmetler yapmadı vallahi ve billahi..
Geçmiş ümmetlerin helâk sebebi haram olan bir tek menhiyatı yapması iken, muasır ehl-i keyfin o sefahati gülerek-eğlenerek işlemelerini nasıl bir lisan ile izah etsem bilemedim..
Bu azaplı imtihan günlerinde, hâlâ sefih ve ifsada uğramış bir hayatın ayyaşı olmak, malâyani alışkanlıklara bila-perva devam etmek, geçmiş semeresiz günlerinin muhasebesini yapmamakta musırrâne inat etmek, akla iz'ana sığmayacak bir hâl doğrusu..
Ömer Hayyam'ın çok şarap içiyor diye, çoktur beni ayıplayan!
Sarhoş etseydi her günah, bulunmazdı ayık insan! dediği bir asırdayız ne yazık ki..
Basirette ki sarhoşluğu ölçen bir alet icad edilmiş olsa, bu insanların ferasetinde ki alkolün kaç promil çıkacağını tahmin etmek çokta zor olmasa gerek. Gerçekten bu zamanın en dehşetli hastalıklarından biride dağılmak bilmeyen gaflettir. Allah ile kul arasında ki en kalın, en zulmani, en karanlık perde yine gaflettir..
Bu evde kalma sürecinde çevremde müşahade ettiğim tek acınası gerçek, evde ki yalnızlığı izale etmek için insanların zamanı'nın kısm-ı azamını tv izleyerek veya telefonda topluca oyun oynayarak geçirme bedbahtlığı oldu maalesef. Ha birde riya göbeğinde marine edilmiş, bol hasedlik sosu ile süslenip sosyal medya profillerine çerez yapılan, bayat ve mide bulandıran kareler var tabi..
Esasında ikram olan bu süreci, manevî kemalâta medar olacak meşguliyetlerle değerlendirmek gerekirken, malâyani ve lüzumsuz işlerle ömür dakikalarını heba etmek, nasipsizlik değil de nedir..
Üstad Bediüzzaman Hazretleri, gafletin iki mühim kaynağı olduğunu ifade ediyor..
Birincisi mahiyetten gaflet, ikincisi akibetten gaflettir diyor. İnsan mahiyetinden gafil oldumu, elindekini kaybeder..
Kaşıkçı elmasının hikayesini bilir misiniz?
Eski zamanlarda çok fakir bir aile varmış. Evin babası bir gün her nasılsa bir elmas bulmuş eve getirip hanımına vermiş. Elmasın mahiyetinden bîhaber olan evin hanımı, bey demiş bu elması ne yapacağız. Evde kaşık yok bir kaç kaşık alsaydında çorbamızı içseydik. Evin beyi hemen kalkıp kaşıkçılar çarşısına gidip bir kaç kaşık karşılığında elması satıp eve dönüyor ve bu hadise kaşıkcı elması olarak hikayelere konu oluyor..
İşte insan da bu mezkûr hikâye misali kendi mahiyetinden gafil olursa, elmas değerinde olan ömrünü fani kaşıklara satarak, müflisane bir hâlde ömür miadını doldurup göçüp gider alem-i bekaya..
Birde akibetten gaflet!..
Cenab-ı Hak kullarının hayatlarına kefildir fakat akibetlerine kefil değildir..
Kul, kendi tercihi ve intihabıyla akibetini belirler..
Rivayetle gelen bir hadis-i şerifte Efendimiz s.a.v şöyle buyuruyor.
" Allah c.c. indinde ki kadir ve kıymetinizi, itibar ve şerefinizi öğrenmek istermisiniz?
Cevap: Sizin gündeminizde Allah kaçıncı sırada ise, Allah'ın muamelâtında da siz aynı sıradasınız"..
Kâinat kadar ağır bir hadis!..
Ömür yaşamak veya tamamlamak zorunda olduğumuz bir zaman dilimi değildir..
Emanettir, kıymettir, ticarettir..
Oldu bitti, öldü gitti değildir hayat..
Sonra Niyaz-i Mısrî gibi
Bir ticaret yapamadım, nakd-i ömrüm oldu hebâ,
Yola geldim, lâkin göçmüş cümle kervan bîhaber. Deyip feryad etmeden, teyakkuza bürünmenin vaktidir şimdi..
" Vaktaki meclis-i imtihan kapandı. Tecrübe vakti bitti. Esmâ-i Hüsnâ hükmünü icra etti. Kalem-i kader, mektûbatını tamamiyle yazdı. Kudret, nukuş-u sanatını tekmil etti. Mevcudat, vezaifini ifa etti. Mahlukat, hizmetlerini bitirdi. Herşey, mânasını ifade etti. Dünya, âhiret fidanlarını yetiştirdi" hakikati gelip çatmadan, mahiyetimizde ki mânâyı yaşayıp aziz bir yolcu olarak çıkıp gitmeye bakalım bu tecrübe meydanından.. Vesselam..
Üstadımızın şu sözleri hatıra geliyor;
"Ömür az, sefer uzun, yol tedariki yok, kuvvet ve kudret yok, acz-i mutlak gibi elîm elemlere maruz kalmaktır.
Öyle ise bu gaflet, nisyan nedir? Deve kuşu gibi başını nisyan kumuna sokar, gözüne gaflet gözlüğünü takarsın ki Allah seni görmesin veya sen onu görmeyesin. Ne vakte kadar zâilat-ı fâniyeye ihtimam ve bâkiyat-ı daimeden tegafül edeceksin?"
Mesnevi-i Nuriye
Allah ahir akibetimizi hayr eyleye