Ardıç Kuşu

'’Ütüsüz bir pantolon kadar tedbirliyim
Tarihi bir gerçek kadar sıkılgan
Bilmem ki Tesalya'daki Termofil
Bir yiğitlik anısı
Bir hayınlık anıtı mı olsa
Yine bilmem quantum kuramını
Öğrenen insan haklı mıdır
Kendini ardıçkuşu sanmakta-
Ben
Yirminci yüzyılın sonlarında
En uzak uyanışlar ikliminde yaşadım
Bir imparatorluk genişliğindeki gençliğim sırasında
Kadınlardan daha çok birinci şubeye vardım.’’
                                                                                                                           İsmet Özel / Akla Karşı Tezler
İlk iki makalesini yazıp da devem etmek arzusunda olduğum Schrödinger'in Kedisi ve ve/ya Delil-i İhtira serisi yazı dizisinin üçüncü makalesini yazmaktan, en azından şimdilik vaz geçtim; Her nedense aklım ardıç kuşuna takıldı. Bilinen en mümeyyiz vasfı, aynı şekilde tekrar eden ve şarkıya benzeyen terennümleri imiş! 

Yukarıdaki şiir, İsmet Özel Bey’in Akla Karşı Tezler şiirinden bir iktibastır. Şiirin, kaleme alındığı tarih itibari ile henüz - gâvur takvimine göre - 21. Yy a girilmediği anlaşılıyor. Bu kısa makalenin muradı, bir şiir tahlili değil; Aksine, şiirin bir karşılığı olarak bende vücut bulduğu, ‘’hüznün’’ bir parça dışavurumudur. Anlam vermekte ciddi zorluklar çektiğim bir devrin, tüm tuhaf ve gayri insani şartlarına uyum gösteremediğimi kabul ve beyan ettikten sonra, bir ‘’tez’’ olarak ‘’mürteci’’ olmayı kasten seçtiğimi, siz saygı değer karilerin önünde ikrar eder ve suçumu peşinen kabul ederim! 
Sıra geldi tezime / tezimize; Deriz ki… Âdem atamızdan ta bu yana, bu makalenin, âlem-i misalden çıkıp âlem-i şehadete çıkmaya çalıştığı şu dakikaya kadar en yüksek şahika-i medeniyet, Devri Saadettir! O saadet devrinden sonraki, tüm sözüm ona insanlık adına kazanımların, kazanım olmadığı… Aksine, her nimetin binlerce külfet yüklediği, ısırıcı krallıkların, insanların kafalarının üstünde boza kaynattıkları bir devre ulaştığımızı ifade etmeye çabalıyoruz. Diyoruz ki; 20. Yy bir Mekr-i İlahidir! Hep birlikte içine düştüğümüz…
Kaynaklarının bol, lakin dağılımın hiç de adil olmadığı bir devrin çaresi olarak ‘’geriye’’ dönmeyi teklif ediyoruz. O (As.) kerpiçten ev yaptı ise biz de beton kullanmayalım. O, hurma ağaç liflerinden yapılma yastığa koydu ise başını biz de kuş tüyü yastıklarımızı çöpe atalım. Üç öğün yemedi ise biz de yemeyelim… Kıtlık günlerinde, haber salıp herkesin neyi var neyi yok ise meydana getirtmesindeki hikmeti anlamaya çabalayalım… Ki Sahabe diyor; ‘’böylece, kimsenin mal biriktirmeye ve saklamaya hakkı olmadığını öğrenmiş olduk’’ 
‘’Akla’’ karşı, ‘’nakli’’ savunmakla… Aklın, akıl olması gerektiğini söylüyor ve her güzel şeyin üstünde O’nun getirmiş olduğu ahkâmının her insani değerin miftahı olduğunu söylüyoruz. Gelin hep birlikte O’na dönüp; kaçalım bu eğreti zamandan. Allahtan; Allah’a ve elçisine kaçalım. Kimse artık çevirip de kafasını gökyüzüne bakmıyor. O derin mavilik aks etmiyor gözbebeklerimizde. Varsa yoksa ekranlara boğulmuş bir sâri hastalığın, tam da ortasındayız! Yaka paçamızı yırtmadan bu vahşet, gelin sine-i nebinin o sükûnetine koşalım! Modern dünyanın yüzüne tükürmek lazım! Geviş getirir gibi, ‘’sözü’’ çok uzattık yıllar boyu… Artık sanırım, sözün bittiği yere geldik! 
Bir formülüm var; 
Harp hukuku gereğince bundan böyle tek çare… Erkekler köle, karılar cariye, mallar ganimet! Yaşasın İslamiyet Kahrolun deniyyet! Var olsun Himmet-i Mücahidin !!!
مُّبِينٌ نَذِيرٌ مِّنْهُ لَكُم إِنِّي اللَّهِ إِلَى فَفِرُّوا
Mim

YORUM EKLE
YORUMLAR
O.Akboğa
O.Akboğa - 4 yıl Önce

Gönül teli hassastır. Bir dokunursun bin ah işitirsin. Elinize dilinize sağlık Aziz م‎

"Günde bir taşı binâ-yı ömrümün düşdü yere
Cân yatar gâfil, binâsı oldu vîrân bîhaber
Dil bekâsı, Hak fenâsı istedi mülk-i tenim
Bir devâsız derde düştüm, âh ki Lokmân bîhaber."

"Bir ticâret yapmadım, nakd-i ömür oldu hebâ
Yola geldim, lâkin göçmüş cümle kervân bîhaber
Ağlayıp nâlân edip düşdüm yola tenhâ garib
Dîde giryân, sîne püryân, akıl hayrân bîhaber."

Seyfullah Amca
Seyfullah Amca - 4 yıl Önce

Delil i ihtira serisini tamamlamalısın. Sonra bir araya getirip şerh ile kitapçık yapmalısın..

Zafer
Zafer - 4 yıl Önce

Ardıç kuşu ardıç ağacını tohumunu yer miğdesinde mayalar sonra bir kayanın evet kayanın üzerine boşaltılınız yapar ve sarısı yani sarı ardıç ağacıda yerini severse orada yeşerir tabi severse.

Mehmet Murat
Mehmet Murat - 4 yıl Önce

ALLAH C.C E BEDEN RAZI OLSUN AMİN AMİN AMİN