“Biz yıllarca kendi ülkemizde cübbesiyle, sarığıyla dolaşan Diyanet İşleri Başkanı göremedik.” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu üzüntüsünü sık sık dile getiriyor. Yakın geçmişimizde uygulanan başörtüsü yasağına ‘tepeden tırnağa’ göz yumarak, “Allah’ın emri yasaklanamaz” tepkisini vermekten aciz, temsil ettiği imamet makamının cübbesini vestiyere asan Diyanet İşleri Başkanlarımız oldu çünkü. Neredeyse Cumhuriyetle yaşıt bu kurumun tarihine göz attığımızda bir bütün olarak şunu görüyoruz aslında, Diyanet’in zor ve acılı bir tarihi var. Başkanlığın geçmişi, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethinden sonra ihdas ettiği ‘Müftil Enam’lara kadar uzanıyor. Daha sonra Şeyhülislamlık makamı kurulmuş ve din işleri, yargı ve eğitim işleri kendilerine bağlanmıştı. Cumhuriyet dönemine kadar geçen sürede 127 Şeyhülislam görev aldı Osmanlı Devleti’nde. Bunlardan ikisi idam edildi, yüze yakınının da görevlerine son verildi.
Kadrosu 5 binden 8 kişiye düştü
1907’deki Islahat Fermanı ile yargı adliyeye, eğitim işleri Maarif Dairesi’ne bağlandı. Şeyhülislam sadece din ve vakıf hizmetlerinden sorumlu tutuldu. 3 Mayıs 1920 tarihinde oluşturulan hükümette Şeyhülislamlık hizmetleri ‘Şer’iye ve Evkaf Vekâleti’ adı ile bakanlığa devredildi. Cumhuriyetin ilanıyla da 3 Mart 1924’te Diyanet İşleri Nezareti kuruldu. 1930’dan sonra, Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetenlerin İslam dinine ve dindarlara yaklaşımı değişince Diyanet’in de istikameti değiştirildi. 1946’ya gelindiğinde koskoca kurum 8-10 kişiden ibaret kaldı. Başkan’ın yardımcısı bile yoktu. 30’lu yıllarda sayıları 5 bin olan personel vakıflara bağlanarak Diyanet fiili olarak devre dışı bırakıldı.
Güncelleme Tarihi: 18 Nisan 2022, 22:08