Münafıklar ''ASA''ya tahammül edemez!

Münafıklar ''ASA''ya tahammül edemez!

Müslim Gündüz Efendi:

Peygamber efendimizin buyurduğu gibi "Münafıklar ''ASA''ya tahammül edemez".Kendisinde nifak varsa Asa'yı gördüğü zaman kırmızı görmüş boğa gibi olur.Müslümanlar kendilerine dikkat etsinler.Asa'dan rahatsız oluyorsa kendisinde münafıklık vardır.Dikkat ederseniz Aczmendilerin en çok Asa'sına hücum ederler.Ve müslüman olduğunu zanneden bazı zavallılılarda ona "sopa" derler.Sopa değildir . Asa 14 ayeti kerimede geçiyor.

ASA İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER

  • Bunun üzerine Musa asâsını bırakıverdi; apaçık bir ejderha oluverdi.    Şu'ara suresi 32.ayet
  •  Bir zamanlar Mûsâ kavmi için su istemiş, biz de ona, “Asânı taşa vur!” demiştik. Bunun üzerine taştan on iki göze fışkırdı. Her topluluk kendi içeceği yeri bildi. “Allah’ın rızkından yiyin için; yeryüzünde fitne fesat çıkarmayın” (dedik).   Bakara Suresi - 60 . Ayet 
  • Ve bırak asanı!" Derken onu çevik bir yılan gibi çalkanıp kıvranır görünce, dönüp kaçtı ve arkasına bakmadı. "Ey Musa, korkma; çünkü peygamberler benim huzurumda korkmaz.       27.Neml suresi 10. ayet
  • İbn Abbas (Radıyallâhu anh) asanın faydalarından bahsederken şöyle der:

    “Bir kuyunun başına varacak olsam da ko­vanın ipi kısa gelirse, asamı ona eklerim. Güneşin ışığından etkilenecek olur­sam onu yere saplar ve üzerine bana gölge yapacak bir şey bırakırım. Yer­deki haşerelerden herhangi birisinden korkacak olursam, asamla onu öl­dürürüm. Yürüdüğüm takdirde onu omuzuma bırakırım, üzerine yayımı, ok torbamı ve azık torbamı asarım. Yırtıcı hayvanlara karşı koyunları onunla savunurum."

    Meymûn b. Mihrâm‘dan da şöyle dediği rivayet edilmektedir: “Asa peygamberlerin sünneti ve mü’min kimsenin de alâmetidir.”

    Hasan-ı Basrî der ki: “Âsanın altı özelliği vardır: Peygamberlerin sünnetidir, salihlerin ziynetidir, düşmanlara karşı silahtır, zayıfların yanında yardımcıdır, münafıklara keder sebebidir (kalplerine ağırlık verir), itaatlerin artışında yardımcıdır.”

    Denildiğine göre; mü’minin yanında asa bulunursa şeytan ondan kaçar. Münafık ve günahkâr kimse ondan çekinir. Namaz kılacağı vakit onu kıblesine (sütre diye) koyar, yorulduğu vakit ona güç verir.

    Haccâc bir bedevi ile karşılaşmış. Ona: “Nereden geliyorsun ey bedevi diye” sormuş. O: “Çölden” demiş. “Peki, elindeki nedir?” diye sormuş. O da: “Elimdeki asadır. Namaz kılmak için onu yere saplarım, hazırlayacağım şeyler için onu hazır bulundururum. Onunla bineğimi sürerim. Onunla yolculuğumda güç kazanırım. Adımlarımı daha geniş atmak için ona dayanırım. Onun yardımı ile akarsuları geçerim, tökezlemekten beni korur. Üzerine elbisemi bırakırım, böylelikle beni sıcağa karşı korur, soğuğa karşı ısıtır. Bana uzak olan şeyi bana yakınlaştırır. Azığımı onun üzerinde taşırım, su kabımı ona asarım. Kavgada onunla kendimi korurum. Onunla kapıları çalarım. Uyuz köpeklere ve saldırgan vahşi hayvanlara karşı onunla kendimi korurum. Çarpışmalarda mızrağın yerini tutar, denk kimselerle dövüşeceğim vakit de kılıç yerini tutar. Ben onu babamdan miras aldım, benden sonra da oğluma mi­ras bırakacağım. Onunla koyunlarıma yaprak silkelerim. Onunla gördüğüm daha sayılamayacak kadar pek çok ihtiyacımı görürüm."

    Ebu Abdullah Muhammed b. Muhammed el-Kurtubî, “el-Cami’ li Ahkami’l-Kur’an” isimli eserinde şöyle der:

    “Asanın faydaları pek çoktur. İbadetlerde dahi kullanılır. Namazda sütre olarak kullanılır. Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)’in küçük bir harbesi vardı. Önü açık yerlerde önüne yere sap­lar ona karşı namaza dururdu. Bayram günü namaza çıktığı vakit harbenin konulmasını emreder ve ona doğru namaz kılardı. Bu sahih hadistir.”

    Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)’in bir tarafı eğri bir bastonu vardı. O Hacer-i Esved’i (tavaf sırasında) öpme imkânını bulamadığı vakit bu bastonuyla işaret ederdi (istilâm yapardı). Bu da yine sahih hadiste varit olmuştur.

    Muvatta“da yer alan rivayete göre es-Saib b. Yezid şöyle demiştir:

    Ömer b. el-Haltab (Allah ondan razı olsun), Ubeyy b. Ka’b ile Temim e-d-Darî‘ye Müslümanlara onbir rekât namaz kıldırmalarını emretmişti. İmam olan kişi ayet sayısı yüz dolaylarında olan sûre okur, biz de uzun süre ayakta durmaktan do­layı bastonlarımıza, asalarımıza dayanırdık. Bu namazdan ancak tan yeri ağardığı vakit dağılabiliyorduk.

    Buhârî ile Müslim‘de yer aldığına göre Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)’in elinde, üzerine dayandığı bir sopası vardı.

    Hatibin bir kılıca yahut bir asaya dayanarak hutbe okuyacağı hususunda sözbirliği vardır.

    O halde asa şerefli bir soydan, değerli bir kökten gelmektedir. Asanın öne­mini cahilden başkası inkâr etmez. Yüce Allah, Musa (Aleyhi’s-Selam)’ın asasında pek çok bü­yük belgeleri, muhteşem mucizeleri bir arada göstermiştir. Bunları gören inat­çı sihirbazlar dahi iman etmişti. Süleyman (Aleyhi’s-Selam) da hutbe okumak, öğüt ver­mek ve uzunca namaz kılmak için asa edinmişti.

    İbn Mes’ud, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)’in asa ve harbesinin muhafızı idi. Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) elindeki asa ile hutbe okuyordu.

Güncelleme Tarihi: 05 Nisan 2021, 17:57
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER