Sual:Üstad Bediüzzaman Said Nursi , M.Kemal Atatürk ile bire bir görüştü mü?
El-cevab: "1.TBMM 'de mebuslar sarıklı,cübbeli,fazıl,kamil adamlardı.İslam yanlısı olan bu meclisi dağıtmak için onların başı olan Trabzonlu Ali Şükrü Efendi'yi ankara'da şehid ettiler.Bunun üzerinde topal osman çankaya'yı bastı.Topal osman baskın yapınca islam düşmanları çarşaf giyip kaçtılar.Ortadan kaldırmak istedikleri çarşafa mecbur kaldılar.Daha sonra 1.TBMM fesh edildi.Arkasından 2.TBMM kuruldu.Bu mebuslar islam düşmanlarıından oluşuyordu.
Bu süreçte Üstad bediüzzaman istanbul'da ingilizlerle mücadeledeydi.Israrla üstad'ın meclise gelmesini istediler.Üstad redediyordu.O zamanlar eski van valisi Tahir Paşa mecliste mebustu.Onu ara koydular ve üstad meclise geldi.Üstad'ın meclise gelmesi resmi tören ile karşılandı.Bu olay resmi kayıtlarda var.Üstad meclise'e gelip Mesnevi-ye Nuriye 'de olan mebuslara hitap adlı yazıyı neşrediyor.Atatürk bu olaya hiddetleniyor.Üstad'ı kendi odasına çağırıyor.
-Biz seni çağırdık ki ilminden,kemalinden istifade edelim.Sen geldin önce namazdan başladın.Aramıza fitne soktun.
-Üstad'da cevap olarak:"Paşa paşa iman'dan sonra en büyük hakikat namazdır.Namazı kılmayan haindir.Hain'in hükmü merduttur.Kafirin hakkı hayatı var.Merdudun yoktur."diyor
Birkaç saat orada münakaşa ediyorlar.Sesler yükseliyor.Meclisin hepsi dinliyor.Daha sonra üstad orayı terk ediyor."
Devamı için video'yu izleyin:
Üstad'ın Mebuslara Hitap konuşması
Ey mücâhidîn-i İslâm ve ey ehl-i hall ve akd!.. Bu fakirin bir meselede on sözünü, birkaç nasihatini dinlemenizi rica ediyorum.
1– Şu muzafferiyetteki hârikulâde nimet-i İlâhiye bir şükür ister ki devam etsin, ziyade olsun. Yoksa, nimet böyle şükür görmezse gider. Madem ki Kur'ân'ı, Allah'ın tevfikiyle düşmanın hücumundan kurtardınız. Kur'ân'ın en sarih ve en kat'î emri olan "salât" gibi ferâizi imtisal etmeniz lâzımdır; ta onun feyzi, böyle harika suretinde üstünüzde tevâli ve devam etsin.
2– Âlem-i İslâmı mesrur ettiniz, muhabbet ve teveccühünü kazandınız. Lâkin o teveccüh ve muhabbetin idamesi, şeâir-i İslâmiyeyi iltizam ile olur. Zira, Müslümanlar İslâmiyet hasebiyle sizi severler.
3– Bu âlemde evliyaullah hükmünde olan gazi ve şühedalara kumandanlık ettiniz. Kur'ân'ın evâmir-i kat'iyesine imtisal etmekle, öteki âlemde de o nurânî güruha refik olmaya çalışmak, âlî himmetlilerin şe'nidir. Yoksa, burada kumandan iken orada bir neferden istimdad-ı nur etmeye muztar kalacaksınız. Bu dünya-yı deniyye, şan ve şerefiyle öyle bir metâ değil ki, aklı başındaki insanları işbâ etsin, tatmin etsin ve maksud-u bizzat olsun…
4– Bu millet-i İslâmın cemaatleri, her ne kadar bir cemaat namazsız kalsa, hatta fâsık da olsa, yine başlarındakini mütedeyyin görmek ister. Hattâ, umum şarkta, umum memurlara dair en evvel sordukları sual bu imiş: "Acaba namaz kılıyorlar mı?" derler. Namaz kılarsa mutlak emniyet ederler; kılmazsa, ne kadar muktedir olsa nazarlarında müttehemdir. Bir zaman, Beytüşşebâb aşâirinde isyan vardı. Ben gittim, sordum: "Sebep nedir?" Dediler ki: "Kaymakamımız namaz kılmıyordu. Öyle dinsizlere nasıl itaat edeceğiz?" Halbuki bu sözü söyleyenler de namazsız, hem de eşkıyâ idiler.
5– Enbiyanın ekseri Şarkta ve hükemanın ağlebi Garpta gelmesi kader-i ezelînin bir remzidir ki, Şarkı ayağa kaldıracak din ve kalbdir, akıl ve felsefe değildir. Madem şarkı intibaha getirdiniz; fıtratına muvafık bir cereyan veriniz. Yoksa, sa'yiniz ya hebâen-mensura gider, veya sathî kalır.
6– Hasmınız ve İslâmiyet düşmanı İngiliz, dindeki kayıtsızlığınızdan pek fazla istifade ettiler ve ediyorlar. Hattâ diyebilirim ki, Yunan kadar İslâma zarar veren, dinde ihmalinizden istifade eden insanlardır. Maslahat-ı İslâmiye ve selâmet-i millet namına, bu ihmali a'mâle tebdil etmeniz gerektir. Görülüyor ki, İttihatçıların o kadar azîm ve sebat ve fedakârlıklarıyla, hattâ İslâmın şu intibâhına da sebep oldukları halde, bir kısmı dinde lâübâlilik tavrını gösterdikleri için, dahildeki milletten nefret ve tezyif gördüler. Hariçteki İslâmlar dindeki ihmallerini görmedikleri için onlara takdir ve hürmet verdiler ve veriyorlar.
7– Âlem-i küfür, bütün vesaitiyle, medeniyetiyle, felsefesiyle, fünunuyla, misyonerleriyle âlem-i İslâma hücum ve maddeten uzun zamandan beri galebe ettikleri halde, âlem-i İslâma dinen galebe edemedi. Ve dahilî bütün fırak-ı dâlle-i İslâmiye, birer kemmiye-i kalile-i muzırra suretinde mahkûm kaldığı; ve İslâmiyet metanetini ve salâbetini sünnet ve cemaatle muhafaza eylediği bir zamanda, lâübâliyâne, Avrupa medeniyet-i habisesinden süzülen bir cereyan-ı bid'akârâne, sinesinde yer tutamaz. Demek, âlem-i İslâm içinde mühim ve inkılâpvâri bir iş görmek, İslâmiyetin desâtirini inkıyad ile olabilir, başka olamaz. Hem olmamış, olmuşsa da çabuk ölüp sönmüş.
8– Zaaf-ı dine sebep olan Avrupa medeniyet-i sefihanesi yırtılmaya yüz tuttuğu bir zamanda ve medeniyet-i Kur'ân'ın zaman-ı zuhuru geldiği bir anda, lâkaydâne ve ihmalkârâne, müsbet bir iş görülmez. Menfîce, tahripkârâne iş ise, bu kadar rahnelere mâruz kalan İslâm zaten muhtaç değildir. 9– Sizin muzafferiyetinizi ve hizmetinizi takdir eden ve sizi seven cumhur-u mü'minîndir. Ve bilhassa tabaka-i avâmdır ki, sağlam Müslümanlardır.
Güncelleme Tarihi: 12 Ekim 2021, 16:43