Nefsini seven başkasını sevemez

Nefsini seven başkasını sevemez

Nefsini Seven Ve Beğenen Başkasını Sevemez

Müslim Gündüz Efendi:Nefsini seven başkasını sevemez. Her şeyi nefsine feda eder. Nefsine menfaati varsa sever yoksa sevmez. Nefsine menfaati olan şeyi de öyle bir yapmacık. Yani kendisi bile inanır; “Ben bu adamı hakiki seviyorum diye”. Halbuki en ufak bir sıkıntı başına gelse bunda bir zarar ihtimali olsa bir daha ne kapısını açar ne yüzüne bakar.

Çare ne?

فَلاَ تُزَكُّۤوا اَنْفُسَكُمْ tezkiyesiz nefsi emmaresi bulunmak şartıyla … burada Risale-i Nur’un bir kurtarma formülü var. O da şirket-i maneviye. Yani yaptığın şeylerin hepsini Risale-i Nur’un şahs-ı manevisinin mümessili hesabına yapmak. Yaptığı hizmetlerin iyiliklerin hepsini Risale-i Nur’un şahs-ı manevisinin hesabına yapmak. Risale-i Nur şahs-ı manevisi hesabına yapmak. O zaman kendisine enaniyet cihetiyle bir varlık olmaz. Ve kendisi umumun iştirak ettiği o manevi şirketten istifade eder. Bunun ilk şartın nedir? Fenafil ihvan meselesinin yaşanmasıdır. Fenafil ihvan hakikatinin anlaşılmasıdır. Ve yaşanmasıdır. Ve de daire içerisinde bir irşad silsilesine dahil olmasıdır. Esir o zaman olur. Şimdi elhamdülillah bir şey tamamen elde edilmezse kökten terkedilmez. Biz tam aslını yapamıyoruz diye bir ümitsizliğe bir yeise düşmenin bir manası yok. Zaman şartlar hepsi faktördür müdahil değil. Bu zamanda insanın kıvamını bozdular. İnsan unsurunun kıvamını bozdular. İnsan unsurunun kıvamı bozulunca ondan hakiki sadakat, hakiki arkadaş, hakiki fedakarlık, fedailik beklemek abestir. Ama zamana göre ne kadar olursa o kadar yapmak lazımdır.

Zamana ve şartlara göre ne kadar yapmak lazımsa o kadar yapmak lazımdır. Ne diyor; itaat yoksa ittiba yoktur. Ben görüyorum ki itaat hemen hemen hiç yok. Taklid de yok. 10. Sözde söylüyor; “Taklidi kırılmış teslimi buzulmuş bu asırda”. Bu mefhumlar bize acaib geliyor yani ne demek teslim olmak ne demek. Taklid de aklımıza bi şey geliyor da teslim olmak… Teslimi bozulmuş taklidi kırılmış bu asırda. İki mühim unsur söylüyor. Avam-ı Nasın önünde iki baraj vardır. İki tan engel vardır. Harama girmeye, yanlışa girmeye, kötüye görmeye iki engel vardır; taklid ve teslim. İşte büyükleri taklid ederek, Allah’ın yoluna giden insanları taklid ederek kendisi de iyilik yapmış olacak. Onlara teslim olarak yanlıştan kurtulmuş olacak. Söz dinleyecek. Ama şimdinin insanı biziler, ekseriyetle hesabımıza geleni telkin suretiyle fetva koparmaya çalışıyoruz. Yani bir meseleyi öğreneyim ona göre hareket edeyim kastıyla sual sormuyoruz. Yüzde 98 99 kafa da bir şeye karar vermiş fakat istiyor ki o işin vebalini de başkasına yüklesin. Güya güvendiği biri ona desin ki yap! Ve onu imale ediyor. Öyle sual soruyor. Öyle bir yaklaşım yapıyor ki onu imale ediyor. “İşte şöyle yapsam böyle olur. Şöyle olur. Yapayım mı?” Netice tek kapı bırakıyor sende gidiyorsun başka kapı yok ne yapacaksın. Ha tamam

Efendi dedi ki yap. Halbuki hiç alakası yok. “Efendi diyor ki…” Efendi başkasını söylese yapmayacak. Ve Efendi aklına yatmayanı yapma demiyor da o ondan onu çıkarıyor. Yani netice-i kelam, tezkiyesiz nefs-i emmare… Şimdi sen kendi kendini terbiye edemeyeceğine göre فَلاَ تُزَكُّۤوا اَنْفُسَكُمْ sırrıyla o halde birisinin tezkiyesi lazım. Allah diyor ki nefisinizi temize çıkarmayın tezkiye ettim demeyin. O halde ne kalıyor. Birisi senin nefsini tezkiye etmiş olmalı. Evet sen Allah’ın izniyle hayra çalışıyorsun ama bunun içinde emre intisap lazım, teslim ve taklid lazım. insanların yüzde 80’i böyledir. İnsanın yüzde 80’i yanlış yapamadığı için yapmayacak ki cennetlik ola. Yapabildiği müddetçe yapar. İmkan bulduğu müddetçe yapar. Onun elindeki o imkanın alınması lazım geliyor. Yanlışa gitme yollarının kapatılması, imkansız hale getirilmesi lazım geliyor ki o adam onu yapmasın. E bu nasıl olur. Zamanımız da devlet kuvveti yok, cemiyet kuvveti yok. Ana –baba, kardeş, hısım akraba baskısı yok. Tam tersine var. Müspette yok tam tersine baskı var. Yapmadığın zaman baskıya uğruyorsun. Kötülüğü yapmadığın zaman herkesten baskı görüyorsun. Geliyor yılbaşında evinde çereziyle oturuyor. Seni icbar ediyor yılbaşı kutlamaya. İmamı rabbani hazretleri ne diyor. Bu Hindistan’da Hinduların bir bayramı varmış. O bayramda birbirlerine zarf içinde pirinç pilavı gönderirlermiş. O pirinç pilavından bir mümin bir mümine gönderse ittifakla kafir olur. Onların gününe ihtiram ettiği içim kafir olur. Aç Mektuba-i şerifte oku. Adetine ihtiram ediyor. Normal bir eğlence meselesinden çıkıyor o güne ihtiram ediyor. Bu imana itikada ait bir meseledir. Hülasa cemiyetin ailenin devletin baskısı menfi yönde var. Müspet yönde ancak kendi iradesini kullanacak. Tam bir teslimiyet tam bir taklid havasına gidecek ki kendisini kurtara. E buda olmuyor. Onun için böyle ne deve ne kuş ortada dolaşıp duruyor. Sebebi bu. Lafı çok uzattım ama sen bunların içinden lazım olan şeyleri çeker alırsın.

20 Ocak 2013

Güncelleme Tarihi: 31 Ekim 2021, 18:10
YORUM EKLE
YORUMLAR
Abdurrahim Çağan
Abdurrahim Çağan - 1 yıl Önce

Allah

SIRADAKİ HABER