ÜMİTSİZ DEĞİLİZ!..

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Gece gündüz açtıkları savaşla dünyayı mazlum milletler için yaşanmaz hale getiren pek çok masumların kanını döken, ülkelerini işgal eden, o biçarelerin yeraltı yerüstü zenginliklerini ele geçirip gasbeden, onları zar-zor geçimini te'min edebilen köleler durumuna sokan, dayatılan ticaret ve tüketim projeleri ile gelişmelerine fırsat verilmeyen, aralarına fitne sokup birbirlerini öldürmeleri için onlara silah satan batılı zalimlerin Hilafet-i Muhammediye (ASM)'ın ortadan kaldırılması için yaptıkları planları ve bunun ilk provasının 31 Mart hadisesi olduğunu itiraf eden filozof şair, Merhum Sultan Abdülhamid Han'ın tahtan indirilmesinde mühim rol oynayan İttihat Terakki'nin önde gelen isimlerinden Tevfik Rıza'nın bir hatıratından ibretle temaşa edelim:

Kendilerini destekleyen başta İngiltere olmak üzere batılı ülkelerin Büyükelçiliklerine "teşekkür ziyareti" teşebbüsünde bulunurlar, İngiliz büyükelçiliğine gittiklerinde büyükelçi orada olmasına rağmen görüşmeyi kabul etmez.

Bir müddet sonra Rıza Tevfik Londra'da okuyan oğlunu ziyarete gidince bu büyükelçi ile de görüşür. 31 Mart Vak'asında niçin soğuk muamelede bulunduklarını sorar. Büyükelçinin cevabı oldukça ilginçtir: "Dostum Rıza Tevfik Bey... Biz Jön Türkleri teşvik ettik. Onlardan büyük bir netice bekliyorduk. İhtilal olacak ; istibdat ile beraber Sultan da ve bilhassa temsil ettiği hilâfet müessesesi de alaşağı edilecek. Fakat aldanmış olduk. Beklediğimiz neticeyi alamadık. Zira ihtilal yaptınız, gerçi kanun-u esasi geldi, fakat Sultan da ve hele hilâfet müessesesi de yerinde baki."

Rıza Tevfik'in, "İngiltere devletini hilâfet müessesesi bu derece şiddetle neden alakadar ediyor?" sorusu üzerine de Büyükelçi şu cevabı verir: "Ha... Biz Mısır'da bilhassa Hindistan'da ve diğer İslam ülkelerini idaremiz altına alabilmek için milyonlarca altın harcadık, muvaffak olamadık. Halbuki Sultan, yılda bir defa "selam-ı şahane" ile bir Hafız Osman hattı Kur an-ı Kerim gönderiyor, bütün İslam ümmetini, hudutsuz bir hürmet duygusu içinde emrinde tutuyor. İşte biz ihtilalden ve siz Jön Türkler'den ihtilal sonunda, Sultanların da hilâfetin'de, yani bir selam-ı şahâne ve bir Hafız Osman (hattı) Kur'anıyla kitleleri avucunda tutan kuvvetin'de (hilafeti kastediyor) devrilmesini bekledik, aldandık. İşte bu sebeple soğuk bir muamele gördünüz..."

3 mart 1924 de Hilafetin kaldırılması, batılı ülkelerde büyük bir coşkuyla karşılandı ve kutlandı. Lozan muahedelerinin baş aktörü Çörçil sevincini şöyle dile getirmişti; "Anadolu’yu mahalle mahalle işgal etseydik hilafeti kaldıramazdık."

Ümitsiz değiliz, Sevgili Üstadımız Birinci dünya harbinin hemen akabinde yaşadığı bir vak'ayı kaleme almış ve "Sünuhat" isimli eserinde tekrar Hilafet-i Muhammediye'nin (ASM) ikame ve icrasının müjdesini veriyor:

"Musibet şerr-i mahz olmadığı için, bazan saadette felâket olduğu gibi, felâketten dahi saadet çıkar. Eskiden beri i'la-yı kelimetullah ve beka-yı istiklaliyet-i İslâm için farz-ı kifaye-i cihadı deruhde ile, kendini yek-vücud olan âlem-i İslâma fedaya vazifedar ve hilafete bayraktar görmüş olan bu devlet-i İslâmiyenin felâketi, âlem-i İslâmın saadet-i müstakbelesiyle telafi edilecektir.

Zira şu musibet, maye-i hayatımız ve âb-ı hayatımız olan uhuvvet-i İslâmiyenin inkişaf ve ihtizazını (hareketlenmesini) hârikulâde ta'cil etti. Biz incinir iken, âlem-i İslâm ağlıyor. Avrupa ziyade incitse, bağıracaktır. Şayet ölsek, yirmi öleceğiz, üçyüz dirileceğiz. Hârikalar asrındayız. İki-üç sene mevtten sonra meydanda dirilenler var."

YORUM EKLE
YORUMLAR
Nurcu Musab
Nurcu Musab - 3 yıl Önce

Elhamdülillah ne güzel müjdeli haber, Allah razı olsun Efendim, hürmetle ellerinizden öperim...