YANGIN SADECE ORMANLARDA MI?

Vatanın ciğerlerini saran yangınlar bütün “gündem” denilen suni maskaralıkları da sardı ve yok etti. Daha doğrusu yüzleşmemiz gereken gerçek gündemleri tekrar karşımıza çıkardı.

Ormanlarımızdaki yangınlar şöyle veya böyle er geç kontrol altına alınır ve alınmaya başladı. Fakat bu yangınların arka planında var olan asıl sebepler daha doğrusu asıl yangınlar, onlar kontrol altına alınabilecek mi?

Manavgat’ta başlayan ilk yangınların ekranlardaki ilk haberlerinde sevinçle(!) söylenen ilk sözler.

“Yangınlar başlayınca turizm bölgelerine yönelik alınan tedbirler sayesinde turizm alanlarına yangın sıçramadı”

Ekranlarda bu sözler sevinçle(!) dile getirilirken Manavgat’ta bir mahalle tamamen yanmış, bir mahallenin ise yarısı hala yanmakta idi.

Önemli değildi evimizin, ocağımızın, mahallelerimizin yanması. Gerçekte halka yani moda tabirle kamuya ait olması gereken sahil boyları, koylar ve ormanlarda yerli ve yabancı gavurlara ve gavurlaştıranlara sunulan yani turizme kurban edilmiş yerler yanmasındı.

Bize maddi manada on getirirken gerçekte manevi yönüyle birlikte yüzleri götüren turizm alanlarımıza bir şeycikler olmasındı.

Ama oldu işte. Halkın olması gereken o cennet misal güzellikler turizm ile madden ve manen kirletilmiş, halka tamamen kapatılıp kapitalizm, modernizm canavarlarının tecavüz alanlarına çevrilip cenabetleştirilmiş turizm alanlarına da ateş yetişti.

Ama asıl yangının bu turizm sektörü denen organize ahlaksızlıklar, yozlaşmalar ve kirlenmeler olduğu gene görülmedi, görülmeyecek.

Kemalizm denilen batıcılık ve ahlaksızlıktan mürekkep yüz yıllık belamızın en ahlaksız ve pervasız sözcülerinden ve kalemlerinden biri olan Can Ataklı’nın aylar öncesinden yaptığı ifşaatla daha doğrusu ilan ettiği strateji ile mevcut hükumetin gitmesi için tek yolun artık yangınlar, seller, afetler  vs olduğunu söylemesi;

Kemalizm’in Kürtlere musallat ettiği PKK+HDP denen gerçekte Kürt tipi Kemalizm’in temsilcilerinin yine yıllardır “zannediyor musunuz Bodrum Cizre’ye uzaktır, bu ateş her yeri yakar” diyerek ortaya koyduğu savaş(!) stratejisi;

Kraliçe’nin ve Amerika’nın kucağında senelerdir velayet(!) seyr u sülûku(!) ile kem-âlât sürecini tamamlayıp Tağutun evliyası olma coşkusu ile “Allah evlerine ateşler salsın” diyen Feto’nun yıllar önceden hevasını ilah edinerek ortaya saldığı beddua(strateji) serenomisi;

İşte bütün bunlar senelerdir ortada dururken ve strateji, taktik vs her şekilde şer cephesi arka planıyla, vitrin planıyla yaptıkları ve daha yapacakları KUNDAKLAMALARI bağıra bağıra ilan ederken iktidarın başındakiler işte bu gerçek KUNDAKÇILARI hala görmemektedir.

Yani yanan sadece memleket değil daha beteri yönetenlerin basiretleri, ferasetleridir.

Vatan hainleri kendilerini idam etmekten aciz bu iktidarın iktidarsızlığı altında altın günlerini yaşıyorlar.

Feto örgütüyle ve sızma, süzme yandaşları ile 15 Temmuzdan önceki günlerinden daha haşmetli, daha cüretkar, daha mütecaviz ve daha etkin ve yetkin durumda.

Sahada bütün Kürt çocuklarını ölüme salan Kürt Kemalizm’inin ocağı olan HDP+PKK, oyuncağı ve maskarası ettiği CHP, İYİ(!) parti, Anayasa Mahkemesi, odaları, baroları ile en neşeli günlerini yaşamakta.

Kendi ürettiği terör stratejisi gereği Türk çocuklarını ölümlere salan Kemalizm’in ana ocağı olan CHP daha pervasızca Müslümanlara her türlü provokasyonları yapmakta, sokaklarda başörtülüleri yumruklamakta, azgın kalemşörleri ile hakaretler, küfürler etmekte, bütün memleketi tecavüz ve sapkınlıkları ile tedirgin etmekte.

Şer cephesinin üçlü sacayağı olan din Kemalizm’i Fetö, Kürt Kemalizm’i  HDP, Türk Kemalizm’i CHP ve diğer müttefikleri şer üçlüsü olarak vatan ve devlet için bir numaralı istikrarsızlık ve güvenlik problemi haline gelmişlerdir.

Üç beş ağacı bahane edip Gezi eylemleriyle ülkenin ekonomisini ateşe veren bu şer üçlüsü, yurdu dört bir yanından saran yangınlara karşı da asıl fail olan kendilerini gizlemekte ve bin bir senaryo ile iktidarı hedef alıp kendi kundakçılıkları karşısında aciz göstermektedirler.

Bütün memleket alevler içinde yanarken hala olağanüstü bu durumlara karşı olağanüstü hali ve başta idam olmak üzere hiçbir caydırıcı tedbirleri almayan hükümet bir valiliğin yetki alanı içindeki basit ve beş para etmez yasaklamaları tedbir gibi gösteriyor.

İşte bu yangın kundakçılarını cesaretlendiren iktidarın iktidarsızlığından başka bir şey değildir.

Kanunlarına idam koymayan, vatana ihanet edenlere bir şey yapamaz.

Askeri alanı kundaklamaya çalışırken vatandaş eliyle suçüstü yakalananları ev hapsiyle salıveren hakim ve savcılara sahip bir yargı FETÖ ile mücadele edemez, etmez. Çünkü hala kendisi FETÖ elindedir.

Bunları yapamadığı gibi bir mafya ciğersizinin karşısında madara olur.

Sosyal medyayı it sürüsü gibi sarmış trollerin karşısında madara olur.

Asmayıp beslediği hainlerin mahkeme salonlarında madara olur.

500-600 lere düşmüşken açtığı turizm sezonu ile bir haftada 30.000 lere çıkan vaka sayıları ile bir virüs karşısında madara olur.

Devletin bütün yatırımlarını para olarak yutmalarına rağmen arıtma tesislerini çalıştırmayıp bütün Marmara’yı salya denizine çeviren birkaç belediye reisi karşısında madara olur.

İşte asıl yangın budur.

Ve bu yangın gittikçe kontrolden çıkmaktadır.

Ey Devlet ve Devlet Başkanı artık titre ve kendine dön.

YORUM EKLE
YORUMLAR
Acz inovasyon
Acz inovasyon - 2 yıl Önce

Aynen çok doğru ve yerinde tesbitler

Eyyüp zeyrek
Eyyüp zeyrek - 2 yıl Önce

VAllahi doğru söylüyorsun billahi doğru söylüyorsun !

Abdullah
Abdullah - 2 yıl Önce

Muhteşem bir yazı kardaşım diline sağlık.

MALCOLM X
MALCOLM X - 2 yıl Önce

TİTRETEN BİR YAZİ..
YÜREK SAHİPLERİNCE

Abdulsettar
Abdulsettar - 2 yıl Önce

Kalemine sağlık

Aczimendi
Aczimendi - 2 yıl Önce

Her kelimesi ülkede ki halimize tercüman olmuş mükemmel bir yazı.. Tesirinide tez zamanda görelim inşAllah cana tak etti

Sinan topaş
Sinan topaş - 2 yıl Önce

Esselamun aleyküm Allahın rahmeti ve bereketi üzerinize olsun hocam